Vizyon Stratejik Araştırmalar Merkezi

Bulgaristan Seçimleri Dosyası

Balkanlarda Yeni Bir Denge:

Türkiye Merkezli BULTÜRK ve Bulgaristan’da Yeni Bir Siyasi Güç

Bulgaristan’daki Türk ve Müslüman toplumu, yıllardır süren hak ve adalet mücadelesinde yeni bir dönemece girmek üzere. Türkiye merkezli BUL-TÜRK derneği, Bulgaristan’daki Türk toplumunun haklarını savunmak ve daha güçlü bir temsile kavuşmalarını sağlamak için kapsamlı bir çalışma yürütüyor. BUL-TÜRK, aynı zamanda Bulgaristan’da yeni bir siyasi parti kurulması için harekete geçmiş durumda. Yaklaşık 50 bin üyesiyle yüz binlerce seçmene doğrudan ya da dolaylı yoldan ulaşma kapasitesine sahip bu dernek, Ankara’nın desteğiyle Balkanlarda dengeleri değiştirebilecek güçlü bir hareket olarak öne çıkıyor.

Bulgaristan Türklerinin Temsil Mücadelesi ve Geçmişin Gölgesi

Balkanlar’da kültürel kimliklerini ve siyasi haklarını koruma mücadelesi veren Türk ve Müslüman toplum, geçmişte yaşanan hayal kırıklıkları nedeniyle güçlü bir temsil arayışında. Ahmet Doğan gibi figürlerin izlediği politikalar, halkın güvenini zedeleyerek toplumun birliğini sarstı. BUL-TÜRK’ün son seçimlerde boykot çağrısı yapması ve yalnızca 45 bin oy kullanılabilmesi, Bulgaristan’daki mevcut temsilcilerin halkın desteğini kaybettiğini gözler önüne serdi.

Türkiye Merkezli BUL-TÜRK’ün çabalarıyla Bulgaristan’da Yeni Bir Parti

Ankara’nın Balkanlar’daki “gözü kulağı” olarak da anılan Türkiye merkezli BUL-TÜRK derneği, Bulgaristan’daki Türk toplumuna hak ettikleri temsili sağlamak için Bulgaristan’da yeni bir siyasi parti kurulması çalışmalarını başlattı. Bu yeni siyasi hareket, yalnızca Bulgaristan’daki Türk toplumu için değil, Balkanlardaki tüm Türk ve Müslüman azınlıklar için de bir umut kaynağı olarak görülüyor. Türkiye’den aldığı destekle BULTÜRK, Balkanlarda Türk toplumunu güçlendirecek uluslararası bir etki yaratma potansiyeline sahip.

Balkanlarda Denge Kurma Vizyonu

BUL-TÜRK’ün Bulgaristan’da yeni bir siyasi parti kurma çalışmaları, yalnızca Bulgaristan sınırları içinde kalmayarak Balkanlar genelinde Türk ve Müslüman toplumları bir araya getirecek bir denge unsuru yaratabilir. BUL-TÜRK ün temsil ettiği adalet ve eşitlik ilkeleri, Balkanlar’daki diğer azınlık toplulukları için de dayanışma ve hak savunusu sembolü haline gelebilir.

Geleceğe Umutla Bakma Zamanı

BUL-TÜRK’ün Bulgaristan Türkleri için başlattığı bu kapsamlı çalışma, kısa vadeli bir siyasi adım değil; uzun vadede Türk toplumunun birliği ve hak mücadelesi adına atılmış büyük bir adımdır. Yeni bir denge oluşturma vizyonuyla yürütülen bu çalışmalar, Bulgaristan’daki Türk toplumunun geleceğe daha güçlü ve umutlu bakabilmesini sağlayacaktır. Türkiye merkezli BULTÜRK ve Bulgaristan’da kurulması planlanan yeni parti, Balkanlarda Türk toplumuna yalnızca bir temsil vaadi değil, adalet ve hak mücadelesinde sembolik bir güç sunmaktadır

Kadir Uğur YILMAZ

Bulgaristan Yeni Bir Oluşuma Gebe

Bulgarsitan’da son 3 yılda gerçekleşen 7’nci seçiminde ardından yine istikrarsızlığın kazanması dikkatleri bul ülkeye çekmiş oldu. Girift bir hale gelen Bulgaristan siyaseti, tam bir açmaza ve kaosa doğru sürüklenmekte.

Ülkenin biraz kuzeyinde Ukrayna ve Rusya arasında devam eden kesintisiz savaş hali, Moldova seçimleri sonucu ülkede her an patlayabilecek olan kaos ortamı endişesi, komşu Türkiye’nin güney sınırlarında yer alan Suriye’de uzunca bir süredir devam eden iç savaş nedeniyle milyonlarca kişinin önce Türkiye’ye ve oradan da Avrupa’ya geçmek için Bulgaristan’ı kullanmaya çalışması ve geçen yıldan beri süregelen İsrail – Filistin Savaşı’ndan kaynaklı yeni istikrarsızlık açmazları gittikçe sıkışan Bulgaristan siyasetini daha da gerilime sevk eden etkenlerin sadece bir kaçı...

Uzun yıllardır halk arasında, yanlış bir ifadeyle ‘Türk partisi’ olarak dile getirilen Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH – DPS) Genel Başkanı Ahmet Doğan’ın Wikileaks Belgeleriyle birlikte Bulgar ve Rus istihbaratı adına çalıştığının ortaya çıkması ve dahası Rusya ile Türkiye arasında yaşanmış olan uçak krizinde açıkça Rusya yanlısı politika izleyerek Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret etmesi nedeniyle Türkiye’ye Girişinin Yasaklanması da bu anlamda Bulgarsitan’da yaşayan sayıları milyonları bulan Türkler arasında da güven bunalımı ve infiale yol açmıştı. Elbette bu durum Bulgaristan siyasetine de yansıyarak halkın sandıklara gitmemesine ve bir anlamda seçimleri boykot etmesine neden oldu.

Ayrıca gelir kaynağının şaibeli olduğuna dair sürekli söylentiler olan Bulgar soylu birisinin bizzat Ahmet Doğan tarafından HÖH (DPS)’nin başına getirilmesi ve ardından partinin biraz koltuk kavgası ve biraz da politik anlaşmazlıklar nedeniyle fiilen ve hukuken ikiye ayrılması da bu konuya bir bakıma tuz biber olmuş oldu.

Netice olarak geçtiğimiz haftalarda yapılan seçimlerde de Bulgaristan’da dengeler değişmediği için sonuç yine hükümetsiz bir Sofya yönetimine yol açtı. Yani Sofya kaosu sürüyor...

ABD ve AB bloğuna karşı Rusya bloğu arasında sıkışan Bulgaristan siyaseti, bir çıkış yolunu umutsuzca araya dursun; halkıın kendi kendisine bir çıkış yolunu bulacağı gerçeği demokrasilerin en temel inancı olarak göz önünde duruyor aslında.

BULTÜRK Derneği’nin son seçimlerde gerçekleştirdiği ve halk tarafından da yoğun destek gören ve bizzat sandıklara yansıya ‘boykot’ çağrısının netice alması; bunun somut bir kanıtı olarak ortada.

Sadece Türkiye’de yaşayan Bulgarsitan vatandaşlarının maruz kaldığı, dünyada eşi benzeri olmayan, ‘Seçebilirsin Ama Seçilemezsin’ komedisi uzun yıllar sonra nihayet hak ettiği tepkiyi bulmuş oldu. Türkiye dışında dünyanın her yerinde Bulgaristan vatandaşları hem aday olup hem de oy kullanırken sadece Türkiye’deki Bulgaristan vatandaşları sadece oy kullanıyor ama aday olamıyorlardı. Bu boykot ciddi anlamda dikkatleri halkın tepki gücüne çekmiş oldu.

Bundan sonra yeni müttefikler ABD ve AB Bloğu ile eski müttefik Rusya Bloğu arasında sıkışmış olan Bulgarsitan siyasetini yine halkın hür irdaesiyle içinden çıkacak politik yeni figürlerin devreye girmesi ile ancak çözülebileceği ve Bulgaristan’ın politik krizden bu şekilde çıkabileceği gözüküyor. Bu anlamda sanırım BULTÜRK’e yine Bulgaristan’ın huzur ve refaha ermesi için büyük görev düşüyor. Seçim boykot çağrısında olduğu gibi halkın içinden ‘Doğal’ liderleri bularak Bulgarsitan halkının önüne alternatif sunması; bu girift ve içinden çıkılmaz hale gelmiş olan Sofya kaosunu çözebilir. Çünkü başka çıkar yol gözükmüyor. Yoksa Mart veya Nisan gibi yapılacak 8’inci seçimde de Batı – Doğu çekişmesi arasında Bulgarsitan daha çok zaman kaybetmeye devam edecek ve bir istikrarsızlık adası olarak Balkanlar’da duracak. Bu durum ise başta bölge ülkeleri ve Doğu Avrupa için kendi içerisinde ciddi riskler barındıran ve hatta AB’nin dahi geleceğini olumsuz etkileyebilecek yeni kaoslara yol açabilir. Bu nedenle ister Türkiye’de yaşasın isterse Bulgarsitan’da, bütün Bulgarsitan halkının bağrından çıkacak yeni liderlere ve oluşumlara acil ihtiyaç var...

Alptekin CEVHERLİ

“Yaşamak dünyadaki en nadide şeydir. Ancak çoğu kez insanlar sadece var olur, hepsi budur”

  • Oscar Wilde